19 Şubat 2018 Pazartesi

MERSİN HALK OYUNLARI

İçel yöresinde oyunlar, Silifke yöresi ve Çukurova yöresi olarak iki bölümde incelenir.
1 - Silifke Yöresi Oyunları
2 - Silifke, Mut, Anamur ve Gülnar ilçelerinde oynanır ve kendi aralarında ikiye ayrılır.
Silifke Oyunları : Hareketlerindeki kıvraklık, müziğindeki canlılık nedeniyle görsel, işitsel ve duygusal özellik taşır. İlçelere göre oyuncuların giysileri, müziğin sözleri değişiklik gösterir. Çalgı olarak davul, keman, klarnet kullanılmaktadır. Önemli oyunlar; Silifke zeybeği, portakal zeybeği, yayla yolları, keklik, Silifke'nin yoğurdu, Anamur yolları, tanışman, kullar olam, çay zeybeği, tıbıllı, sallamadır. Bu oyunlar genellikle kaşık kullanılarak dört erkek, dört kızla oynanır.
Kırtıl Köyü (Tahtacı Oyunları) : Daha çok Silifke'nin Kırtıl köyünde oynandığı için bu ad verilmiştir. Her ilçede Tahtacılar tarafından çalınıp oynanır. Hareketleri ve müziği ilçelere göre değişiklik gösterir. En önemlileri mengi, samalı, keklik mengesidir.
Çukurova Yöresi Oyunları : Bölgesel olmayan bu oyunlar, diğer illerin folkloruyla yakından ilgilidir. Çevrede oynanan halaylar, horlar ve halebi oyunları bu bölümün içine girer. İlde en çok Mersin, Tarsus, Erdemli'de oynanır. Belirgin bir kıyafet düzeni yoktur. Çiçekdağı, şirvani, korki, acem (gelin alma), üçayak, Toros halayı, Tarsus halayı Çukurova yöresi oyunlarının çeşitlerindendir. Bu oyunlar davul zurna eşliğinde oynanır.

KASTAMONU HALK OYUNLARI

HALK MÜZİĞİ VE HALK OYUNLARI
İle göç olmadığından halk müziği ve geleneksel oyunlar yöre özelliklerini yansıtır. Oyunlar zeybek türündedir. Seyirlik oyunlar, çocuk oyunlarında da öbür illere göre çeşitlilik görülmez.
HALK MÜZİĞİ: Köklü bir müzik kültürü olan Kastamonu uzun havaların kuzeydeki son durağıdır.
İlde iki resmi derleme yapılmıştır. 1928'de İstanbul Belediye Konservatuvarı adına yapılan ilk derlemeyi Yusuf Ziya, Ekrem Besim, Muhittin Sadak ve Ferruh Arsunar gerçekleştirmiştir. 1948'de Ankara Devlet Konservatuvan'nca yapılan ikinci derlemede Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii Yönetken ve teknisyen Rıza Yetişen yer almıştır.
Derlenen ezgiler üzerinde yapılan araştırma, yörede köklü bir müzik geleneği yaşandığını göstermektedir. İnsanî, Âşık Kemâli, Âşık Meydânı, Feyzi Berkıya, Kırnaoğlu, Âşık Hasan, Ozanoğlu, Yorgansız Hakkı gibi âşıkların yetişmiş olması da âşıklık geleneğinin sürdüğünü göstermektedir. Sazın, koşma, divan, satranç, kalenderi, semai, müstezat, destan gibi nazım türlerine eşlik etmesi şiire ayrı bir hava kazandırmaktadır.
Sözlü halk ezgilerinin konulan çeşitlidir. Bunlar arasında yiğitlemeler, koçaklamalar, gemici havaları, elpük koşması, yelpük koşma, topal koşma, zil havası, aşağı imaret, çırdak, yarım çırdak, dokumacı türküleri, düğün havaları, güzellemeler, esnaf türküleri, Çanakkale türküsü, kınalı keklik, kına havaları, meydan havaları vb sayılabilir. Bu türküler. Kerem, Kandilli Kerem, Kalenderi, Garip, Bozlak, Tatyan Kerem, Misket, Yahyalı Kerem ayaklarında çalınıp söylenmiştir.
Halk oyunları, zeybek ve kaşık oyunları türündedir. Davulla oynananlar da vardır. Karayılan bunların en bilinenidir. İnebolu dolayları gemici türküsünün özel bir oyunu da vardır. Tekneleri sahile çekme gösterisi olarak nitelendirilen bu oyunda küreğin suya değişi, suda devinimi ve kürek sesleri ritim ve ezgiyle verilir. Geleneksel el sanatlarından dokumacılık ve bakırcılık da türkü tere yansımıştır. Halı dokuma türküsünde tezgâh; demirci-bakırcı-kalaycı türküsünde ise çekiç sesleri ritmi oluşturur.
Kastamonu'da uzun havaların çoğu ritmik ezgiye bağlanır. Sepetçioğlu ve Yıldız bunlardandır.
Yörede en yaygın usuller 2 zamanlıdan başlar. 4-5 zamanlı ezgiler ve 9 zamanlı ezgilerin değişik tipleri görülür.
3 + 2 + 2 + 2 = 9 + 3 + 2 + 2 = 9, 2 + 2 + 3 + 2 = 9, 2 + 2 + 2 +3= 9
düzenleri yörede yaygındır.
Yörenin Ünlü Türküleri: İndim Dereye Beklerim, Evlerinin Önü Meşedir, Evlerinin Önü Tozluk, Evlerinin önü Nane, Kahvenin Önünde Beyler Bahçesi, Sepetçioğlu, Üç Kız İdik, Toprak Köprü, Şu Dere Aşmak İster, Turna, Çıkabilsem Şu Yokuşun Başına, Köprünün Altı Diken, Geyik, Sabahın Seher Vakti, Yüksek Minare, Çayır Çıktı, Çırdak, Konaklar Yaptırdım, İlgaz'ın Altı, Yeni Kapı, Mehmedim, Kara Koyun, Ayşe, Ocak
Başında Mana, Yel Eser, Hürmüz Gelin, Ördek İsen Göle Gel, Köroğlu, Aşağı İmaret, Topal Koşma, Elpük Yelpük Koşması, Yaş Nane, Varın Bakın, Bismillahi Başlayalım, Sisli Kaya, Çanakkale İçinde Vurdular Beni, Ziller Kismen Kızı, Tiridine, Gıydevanın Kızları, Demirciler, Üç Güzel Oturmuş, Beyler Bahçesi, Kınalı Keklik, Kara Koyun Yayılır, Gökçeoğlu yöreden derlenmiş türkülere, Yıldız, Bülbül, Dağlar da uzun havalara örnektir.
Halk Müziği Araçtan: Tezeneli sazlardan meydan sazı. bağlama, cura yaygındır. Son zamanlarda tambura yanında "bulgari" denilen saz da çalınmaya başlamıştır. Türkiye Radyoları'nda divan sazını ilk çalan Kastamonulu sanatçı Âşık Mümin Meydani’dir. Yurttan Sesler Korosu'nun ilk bağlama sanatçısı İnebolulu Sarı Recep de yine bu yöredendir. Yaygın yaylı sazlar, kemane, kemence ve tırnak kemanesidir. Tırnak kemanesi Türk sanat müziğinde kullanılır. Üflemeli sazların başında zurna gelir. Dilli büyük kavallar, çoban düdükleri de yaygındır. Davul, tef, zil ve kaşık gibi vurmalı sazlar çalınır.
GELENEKSEL OYUNLAR: Kastamonu halk oyunları yalın görünümlüdür. Bunda kentin göç almaması ve çevre illerle ilişkisinin zayıf olması etkendir. Seyirlik oyunlar ve çocuk oyunları ise öbür illerdeki oyunlara benzer.
Geleneksel Halk Oyunları: Kastamonu ve yöresi zeybek bölgesidir. Kıyı kasabalarındaki oyunlar ise horon etkisindedir. Çevre köylerde davulla oynanan köçek havalarına merkezde rastlanmaz.
Zeybek: Kastamonu'da zeybek, düğün nişan törenlerinde, ulusal bayramlarda, eğlence günlerinde oynanır. Genellikle erkeklerin oyunlarına davul-zurna eşlik eder. Kıyı kasabalarında denize, donanmaya ilişkin sözlerle, devinimlerle oynanan oyunlar da vardır. Kastamonu ve çevresinde zeybeklerin sözlü bölümlerinde oynanmaz. Oyun aralarında davulcular ortaya çıkarak beceri gerektiren değişik devinimlerle tek kişilik gösteriler yaparlar. Bu gösteri oyuncuların dinlenmesine olanak sağlar. Davulcu yerini alırken oyuncular da yeni bir zeybeğe geçer.
Yöre zeybeklerinin en bilinenleri şunlardır: Aşağı tmaret. Ben Tefimi, Beyler Bahçesi, Bütün Çırdak (Çıtırdak, Çığır-dak). Yarım Çırdak, Çeliktendir, Qçekdağ, Dere Bekleyen, Erencik, Genç Osman, Hendek, Heyamola, Kara Kuzu Havası, Karanfil Oyunu, Kınalı Keklik, Mendan, Oturak Havası, Rakı İçtim, Sepetçioğlu, Topal Koşma, Kolbastı, vb.
Bunlardan bir bölümü şöyle oynanır:
Sepetçioğlu Zeybeği: Yörenin en yaygın zeybeğidir. 4-6 kişiyle oynanır. Tüm devinimler yiğitlik gösterisi biçimindedir. Birde öyküsü vardır:
Sepetçioğlu Osman Efe, Araç llçesi'nin Boyalı Bucağı'nda doğmuş, sepetçilikle geçinen bir Yörük gencidir. Bir anlatıya göre, Isfendiyaroğulları soyundan Hamza Bey, başka bir anlatıya göre Rüstem ya da Ali Bey, ağır vergilerle halkı ezmekte, haraca kesmektedir. Bir gün beyin adamları Sepetçioğlu Osman'dan bir haftada 100 sepet yapmasını isterler. Osman, bunun olanaksızlığını anlatırsa da dinletemez. Buyruğa karşı gelmiş sayılarak beye götürülür. Osman koltuğunun altına sakladığı saldırmayla (hançer) beyi öldürür. Yakalanıp zindana atılır. Bir yolunu bulup kaçar. Arac'ın Gülpü Dağı'na çıkar, beyin adamlarıyla tek başına savaşır. Beyin yerine geçen oğlu da halkı ezmektedir. Osman, köydeki sözlüsüyle evlenmiştir. Kastamonu Beyi, Osman'ın yaşlı anasını, karısını yakalatır. Osman gelip teslim olmazsa onları öldüreceğini duyurur. Gizlice beyin odasına giren Osman, anasını, karısını kurtarıp dağa götürür. Beyin adamları ardındadır. Kuşatılan Sepetçioğlu, yiğitçe savaşırsa da anası ve karısıyla birlikte öldürülür.
Bir anlatıya göre ise, beyin kızını kaçırdığı için sarılıp, yaralanmıştır. Kız da isyancı sayılıp hapse atılmıştır. Osman yakalanarak, İstanbul'da yargılanmış ve idam edilmiştir. Başka bir anlatıdaysa Padişah'ın Sepetçioğlu'nu bağışladığı söylenir.
Oyunun tüm devinimleri, Kastamonu uşağının ağırbaşlılığını, uysallığını, yürek bütünlüğünü, kötülerle savaşımını, haksızlıklara karşı çıkarak ölümü bile göze almasını simgeler.
Oyun üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde türkü söylenerek yürünür. Sonra ağır, zaman zaman karşılıklı oyunlar oynanır. İkinci bölümde türkü sürerken oyun durur, sonra yeniden başlar. Bu bölümde diz kırmalar, sekmeler, el vuruşlar çoktur. Üçüncü bölüm yine türküyle başlar, karşılıklı el vurmalar, sekmeler, yerde yapılan devinimlerle sürer. Oyunun türküsü şöyledir:
Sepetçioğlu bir ananın kuzusu
Hiç gitmiyor yüreğimden efem de sızusu vay vay
Böyleymiş alnımızın yazısu
Yassıl dağlar yassıl aslan efem de geliyo haydah
Gidelim Kışla önüne aşağı
Salıvermiş ince belden kuşağı
Yaman olur Kastamonu uşşağı
Yol verin efem dumanlı dağlar oy
Yaslan Sepetçioğlu dağlara yaslan
Laleli çimenli dağlara yaslan
Analar doğurmaz sen gibi aslan
Eğil dağlar eğil efem de geliyor haydah
Seslen Sepetçioğlu efece seslen
Laleli çimenli dağlara yaslan
Analar doğurmaz sen gibi aslan
Yassıl dağlar yassıl Osman efem de geliyor
vay vay (...)

Sepetçioğlu
Çırdak (Çıtırdak, Çığırdak): Erkek oyunudur. Devinimler Sepetçioğlu Zeybeği'ne benzer. Türküsü de vardır. Küre ilçesinin Çırdak Köyü'ne yapılan bir baskın olayı üstüne yakılmıştır. Üç bölümden oluşan oyunun bolüm başlangıçları türkülüdür. Zeybeklere özgü sekmeler, el vurmalar, diz vurmalar, ortaya geliş gidişler biçiminde oynanır. Türküsü şöyledir:
Şu Çırdaktan da baskun geliyor
Aman baskun da değil dostun geliyor
Kaygusuz avrat, hepdeyive kaygusuz avrat
Şu çırdaktan da gece meçe geçtim
Aman garlı buzlu sular mular içtim
Saygusuz yarim,hop deyiveıkaygusuz yarim
Nazlı yardan aman tez mi geçtin
Yuvarlağım toparlağım da kak gidiverdim
Cıvarayı feneri de yak gidiverelim
Kaygusuz yarim
Şu çardağın ekinleri
Aman top top olmuş da kakülleri
Saygusuz yarim hop deyive kaygusuz
… yarim

ÇORUM HALK OYUNLARI

Çorum'un yöresel halk oyunları / Türkmen Kızı

Arzı- Kavaklar, Bıçak Oyunu, Fidayda ,Yerli Zeybek, Zamah, Çorum Halayı, Çoban Divanı, Soku Halayı, Leylim Halayı, Türkmen Kızı Çorum'un yöresel halk oyunlarından bazılarıdır...

Türkmen kızı...

ÇANAKKALE HALK OYUNLARI

ÇANAKKALE HALK OYUNLARI ve MÜZİĞİ
    Çanakkale’de bilinen halk oyunlarından bazıları şunlardır:
    1- Erkek Oyunları:
        a) Harmandalı
        b) Kaba Güvende
        c) Karanfilin Moruna (Çiftleme Zeybeği)
        d) Kusköy Zeybeği
        e) Çan Sekmesi (Süzme)
    2- Bayan Oyunları
        a) Çan Sekmesi
        b) Evreşe Yolları
        c) Karyolamın Demiri
        d) Harmandalı
        e) Bayramiç Karşılaması
    Ezgileri ve adımları bilinen bu oyunların dışında, ezgileri belirlenmiş ve bazı adımları bilinen ancak tamamı saptanamayan oyunların adları ise şunlardır:
    1- Cengerme (Cengi Harbi- Yol Havası)
    2- Çanakkale Türküsü
    3- Alay Havası (Yapıldak)
    4- Çemberimde Gül Oya
    5- Türkmen Yol Havası
    6- Bağ Özü 7- Ada Zeybeği
    8- Koca Kule (Yanık Kule)
    9- Çenk Kızı (Cıngıllı)
    10- Koca Arap
    11- Sürmeli Zeybeği
    12- Kozak Zeybeği
    13- Ninnalar
    14- Dere Kunduzu (Refikam)
    15- Lapseki Çeşmesi
    16- Karanlık Dere
    17- Gündoğdu Zeybeği
    18- Yandım Ayşe (Erkek)
    19- Asmadan Gel Asmadan
    20- Edremit Güvendesi
    21- Yörük Yaylası
    22- Saba Güvende Zeybeği (Yenice)
    23- Eski Alay Havası
    24- Eminem Giymiş Alları
    25- Tabancalı
    26- Evciler Zeybeği
    27- Bursa’nın Damları
    28- Çavuşköyü Zeybeği (Biga)
    Düğün ve eğlencelerde oynanan bu oyunların dışında, dini nitelikli bir dans olan samahlar, Türkmen ibadetlerinin gerçekleştiği cemlerin ayrılmaz ve önemli bir bölümünü teşkil etmektedir. Çanakkale yöresinde oynanan samahlar, Orta ve Doğu Anadolu samahlarından daha ağır bir tempoda gerçekleşir.
    Bu tipten oyunların dışında, Çanakkale’ye göçler yolu ile gelen diğer toplulukların da (Çerkezler, Pomaklar, Boşnaklar vb.) Çanakkale oyunlarının yanı sıra kendi oyunlarını da oynadıkları bilinmektedir. Oyunlarda kullanılan müzik aletleri, oynanan oyunlara ve oynayan topluluklara göre değişiklik gösterir. Geleneksel zeybek oyunlarında klarnet, keman, davul, darbuka kullanılırken, samahlarda bağlama, Çerkez oyunlarında akordeon ve phacic kullanılır.
     Çanakkale türkülerinin önemli bir kısmı, maniler arasına serpiştirilen nakaratlar yardımıyla oluşmaktadır. Bilinen bir ezgiye (örneğin evreşe yolları) mani eklemeleri ile türkü söyleyicilerinin, mani repertuarına göre uzayıp kısalabilir ve her seferinde türkü sözleri değişebilir. Çanakkale türkülerinde esas olan ezgidir.
SEYİRLİK OYUNLAR
    Çanakkale’de seyirlik oyunlar, son yirmi, yirmi beş yıllık süreçte süratle ortadan kalkmaya başlamıştır. Yakın bir gelecekte, bu geleneğin tükenmesi kaçınılmaz gibi görünmektedir.
    İlimizde günümüzde, Karagöz ve Meddah gelenekleri yoktur. Kukla ise seyirlik oyunlar içinde, el kuklası olarak bebek adıyla varlığını sürdürmektedir.
    Seyirlik oyunlar, ilimizin bazı köylerinde sünnet düğünlerinde gerçekleştirilmektedir. Oynanan bu seyirlik oyunlar, Anadolu’nun diğer bölgelerinde oynanan oyunlarla benzerlik gösterirler. Çanakkale’de oynanan seyirlik oyunlardan bazıları şunlardır:
    1- Dede-Nine
    2- Kız Kaçırma
    3- Arap
    4- Berber
    5- Deve
    6- Bebek
    7- Aşuk-Maşuk
    8- Askerler (Hasbi)
    9- Ayı
    10-Testi Güreşi
    Sünnet eğlenceleri dışında kadınlar arasında kız isteme günlerinde, eğlence amacıyla oynanan oyunlar da vardır. Ancak günümüzde bu oyunlar da sonlanmaya başlamıştır. Bu oyunlarda kadınlardan biri erkek kılığına girerek, kız evindeki kadınların arasına karışır. Sergilediği erkek tavırları, gülmece unsurunu yaratır.

ESKİŞEHİR HALK OYUNLARI

Eskişehir yöresel halk oyunları / Zeybek

Kara Kuş, Keçeli, Kırka Zeybeği, Tüverek, Halay, Çiftetelli, Çifteler Zeybeği, Halkalı Şeker, Yaran Havası, Kara Koyun, Türkmen Kızı, Kayfeciler Eskişehir'in yöresel halk oyunlarından bazılarıdır...

ZONGULDAK HALK OYUNLARI

Zonguldak yöresi, her ne kadar oyunların birçoğu kaşıkla oynanmasa da, tavır nedeniyle kaşıklı zeybek oyunları kategorisi içerisinde incelenmektedir. Devrek taraflarında erkek oyunları da yaygın. Yine ereğlinin dağlık kesimlerinde ve devrek taraflarında yörük tarzı giyim ve oyunları bulunmaktadır. Videodaki giyim ise merkez ve çevresinin giyimi.

Zonguldak'tan ayrılan Bartın ve Karabük'te de benzer tavırlar hakim. Karabük yöresinde özellikle Safranbolu çevresi erkek oyunları bakımından zengin olduğundan buralardan erkek oyunları ve kostümleri derlenmiştir.

ORDU HALK OYUN LARI

Ordu İli Halk Oyunları

Ordu ve çevresinin halk oyunlarını incelerken Ordu halkını etnolojik açıdan göz önüne almak gerekmektedir.

Ordu ve Çevre Halkı:

1877-1878 öncesi ve bu zamanlarda Gürcistan’dan gelen (1893 harbi) göç ederek gelen Gürcü Türkler.

1910 ve daha sonrası Selanik’ten buradaki Rumlarla mübadele (karşılıklı yer değiştirme) edilen Selanik Türkleri.

1917 öncesi 1. Dünya Savaşı sırasında Rus istilasında göç eden ve geri dönemeyen Artvin, Rize ve Trabzonlular.

Tokat’ın ve Sivas’ın Ordu iline yakın ilçelerinden ve köylerinden göç edip gelenler, Batum ve Gümüşhane’den gelip yerleşenlerden oluşmaktadır.

Göç edip gelen halk ve yerli halk arasında kendiliğinden oluşan bir kültür alışverişi olmuştur. Buradan da anlaşılacağı gibi Ordu Folkloru; içinde bulunduğu Doğu Karadeniz Bölgesinin ve iç Anadolu Bölgesinin Folklorunu yaşatmaktadır. Tabi ki Ordu yerleşik kültürüyle yoğrulmuş, yöreye özgü bir halk Müziği ve Halk oyunları oluşmuştur.


Sahil kesiminde, Horonlar ve Kol Oyunları – Metelik olarak ta bilinen karşılama türü oyunlar oynanmaktadır. İç kesimlerde Akkuş, Aybastı, Gölköy ve Mesudiye ilçelerinde ise Tokat ve Sivas’ın etkisi bilhassa düğünlerde bu yörelerden müzisyenler getirilmesi sonucu bu ilçelerde Halay türü oyunlara rastlanmaktadır.

Bugün bu oyunların ( özellikle halay türü) birçoğu unutulmuş ya da artık fazla ilgi görmemektedir.

Aşağıda belirtilen oyunlar bugün hala Ordu’da oynanmaktadır. Bu da gösteriyor ki, Ordu’da yaşayan insanların genel karakterini bu oyunlar (Horon ve Karşılama) yansıtmaktadır.

Yörede oynanan Horonlar kadın ve erkekler tarafından ayrı ayrı oynanmaktadır. Ancak yakın akraba kız ve erkekler birlikte oynamaktadırlar.

Bütün horonlarda olduğu gibi oyun, yavaş başlar giderek hızlanır. Kız horonu yalnız kızlar tarafından, Dik Horon – Laz Horonu – Düz Horon – Sık Horon (Sıksara) da yalnız erkekler tarafından oynanır.

Oyundan oyuna geçişte “Al Aşağı”, “Aldanma”, “Hop Hop” komutları kullanılır.

Ordu yöresinde oyunlara eşlik eden sazlar: Kemençe, Davul-Zurna, 1940’lardan itibaren ise kaval ve bağlamada da kullanılmaktadır.

Ordu ili sözlü ve sözsüz halk oyunu ezgi ritimleri sırasıyla şunlardan müteşekkildir.

2/4, 4/4, 5/8, 6/8, 7/8, 7/16, ve 9/8, 9/16 zamanlı basit ve bileşik usullerden oluşmaktadır.


Horon Türünde Oynanan Oyunlar
          
1- Horonlar:

a) Gürcü Horonu  
b) Dik Horon 
c) Mısırlı (Mısırlıoğlu) Horonu
d)  Sallama      

2- Karşılama Türü (Kol Oyunları) Oyunlar:       
           
a) Ordu Karşılaması       
b) Ordu'nun Sokakları       
c) Su Sızıyor Sızıyor 
d) Miralay

3- Her Yerde Oynanan Pıtık Oyunları     
           
a) Horonlar:(Mısıroğlu Horonu - Tulum Horonu - Sallama - Nalcı Horonu ve Melet Horonu)    
b) Karşılama Türü (Kol Oyunu) Oyunlar: (Lazutlar - Miralay - Bahçelerde Pırasa)
c) Halay Karakterinde Oynanan Oyunlar:(Tamzara – Temurağa)
d) Dinsel Nitelikli Oyunlar: (Semahlar)

RİZE HALK OYUNLARI

(Bu bölüm, Rize Halk Eğitim Merkezinde 3 yıl süre ile halk oyunları öğretmenliği yapan Hulusi Küspeci tarafından hazırlanmıştır.
Rize’de iki türlü horon oynanmaktadır. Hemsin horonları ve Rize horonları. Hemsin horonları genellikle tulum, Rize horonları kemece eşliğinde oynanır. Hemsin oyunlarından farklı olan Rize horonları, İkizdere-İyidere hattından doğuya doğru Çayeli’nin sahil kesimini içine alacak şekilde genişçe bir alana yayılmıştır.
Hemsin horonları ise Çayeli’nin dağlık kesiminden başlar doğuya doğru Hemsin, Pazar, Ardeşen v Fındıklı ilçelerini içine alır.
Horon: Daha çok imecelerde, düğün ve nişan törenlerinde, yayla şenliklerinde, dini ve ulusal bayramlarda ve bunlarda ve bunlara benzer zamanlarda oynanır. Oyun esnasında görülen titreme, ürperme ve silkiniş figürleri denizi ve denizden çıkan bir balığın can çekişmesini anımsatır.
Bununla birlikte oyunlarımızın temel yapısındaki figürlerin birçoğunda tarla kazma, belleme, ağaç kesme, taşıma, kütük biçme, dibekle mısır dövme, vb. gibi insan-doğa ilişkileri görülmektedir. Horonun kendine özgü tekerleme ve uyarılan vardır. Bu görevi genelde “Horoncu Başı” yapar. Ancak tulumla oynanan oyunlarda bazen nefes aralarında tulumcu da bu görevi yapabilir. Bu tür uyarmalar horonun birliğini ve düzenini sağlamak için yapılır.
Uyarmalar: “Dik oyna dik-alaşağı al-şaşma beri bak-yürü yürü-al geri al-yaylan yaylan-at belini at-kalk oyna-savuş savuş-gel içeri seslen-geldim beraber seslen canlı-yaşşa tulum-ses ver canlı-enişteee……” gibi sözlerle yapılır.
Horon: İlimizde tulum, ağız mızıkası, armonika ve kemence ile oynandığı gibi (temel müzik olarak) bazen de sözlü olarak bir türkü veya bir deyiş eşliğinde oynanır.
Oyunlarımız genelde elele tutuşarak halka, yarım ay veya tek dizi olarak oynanır. Bu demek değil ki, bundan böyle de klasik şekliyle oynanacak. Çağın gereği olarak ve günümüzün sahne sanatları yapısına bilimsel bir yaklaşımla yeni sahne düzenlemeleri yapıp, izleyicilerin beğenisine sunmak gerekir. Halk kültürümüzün bir öğesi olan halk oyunlarımızı gelecek kuşaklara aklanrken, sahne kullanım teknikleri kullanılarak bilim esasları doğrultusunda çalışma yapmak gerekir.
İlimizde oynanan oyunlardan birkaçını şöyle sıralayabiliriz.
  • 1- Hemşin-Rize
  • 2- Yüksek Hemsin,
  • 3- Topaloğlu,
  • 4- Mehmetine,
  • 5- Rize kız horonu,
  • 6- Hemsin iki ayak,
  • 7- Rize iki ayak
  • 8- Çinçiva,
  • 9- Papilat,
  • 10- Rize sıksarayı
  • 11- Sallama
  • 12- Siya siya
  • 13- Atlama
  • 14- Karadere
HALK OYUNLARININ TARİFLERİ
a) ÇAYİLENDEN ÖTEYE OYUNU
Bu oyun “Çayeli’nden öteye gidelum yali yali” türküsüne uyarlanarak yörenin çay haşatını anlatan birkaç figürlük düzenlenmiş bir oyundur. Bu oyunu Rize Halk Eğitim Merkezi hak oyunları ekibi 1998 yılı ocak ayında hem il yarışmasında hem de 22 Mart 1998’de Akçaabat’ta Grup yarışmasında sahneye koymuştur. Sahneye giriş oyunu olarak uygulanmıştır.
Oyun Ritmi:7/8’liktir.
1. Figür: Kızların ellerinde çay makası (sırtlarında çay sepeti olabilir) ile çay keserek müzikle birlikte sahne merkezine yürürler. Hareketler söz konusu türkünün bir müzik cümlesi ile eştir. Merkezde yerini alan oyuncular seyirciye dönerler. Bir müzik cümlesi ile çay keserek öne gelirler.
2. Figür: Aynı ölçü içerisinde sağ çapraza ve sola çapraza dönerek çay keserler.
3. Figür: Makasları bırakıp geriye doğru önce sağ el ile ter atar, sonra sol el ile alın terini alarak hareket etlikleri noktaya dönerler.
4. Figür: Ter atma bittikten sonra el ele tutuşarak tüm oyuncular önce sağ yana 4 sayı ile yürüyerek 4. Sayıda sol ayağı fırlatırlar. Sol yana dört sayı gelerek sağ ayağı öne fırlatırlar. (Bu hareketler bir müzik cümlesi içerisinde 2 defa tetrar edilir.).
İKİ AYAK (DÜZ HORON)
En yaygın halk horonudur. Buna “düz horon” da denir. Kemence, tulum, kaval, armonika ve türkü söylenerek bu çalgılar eşliğinde veya bu çalgılardan bir tanesi ile de oynanabilir. Kız ve erkek grupları ayrı oynadığı gibi karma da oynanabilir ve oynanmaktadır. Oyun ezgisi sabit değildir.
1. Figür: Oyun sağ adımla sağ yana adım atarak başlar. Tüm figürleri 6 sayılıktır. Sağ, sol, sağ adımla yana dizlerden esneyerek yürüme yapılır. Sol ayak öne fırlatılır. Sol ayak çekilir, sağ ayak fırlatılır. Aynı figür müzik cümlesi sonuna kadar tekrar edilir.
2. Figür: Müzik cümlesi başa dönüp sağ ayağa denk geldiği zaman figür değiştirilir. Aynı 6 sayı ile erkekler ayaklarını yukan çeker, kızlar belden sağa sola esneyerek ayak uçları yere yakın basarak tekrar ederler.
3. Figür: Oyunun ilerleyen dakikalarında oyuna konsantre olan oyuncular taban basarak ve vücudu titreterek, kollan omuz ve daha yukarıya kaldırarak aynı altı sayılık figürü, hareketli bir şekilde sürdürürler.
Düz horonun; kollar bazen aşağı, arada dirseklerden öne kırık, bazen eller göğüs hizasında dirseklerden yukarıya kınk, bazende eller omuzlardan yukarı tutularak oynandığı görülür.
c) SALLAMA OYUNU
Tamamı ile ayak ritimlerine dayanan bir oyundur. Ritmi 9/E’liktir. Erkeklerin oynadığı oyundur.
1.Figür: Sağ ayak yana bir omuz genişliğinde açılır, belden sağa doğru ayakla birlikte esnenir ve solun yanma getirilir. Aynı şey sol ayakla yapılır. Sağa ve sola ayak açılıp getirilirken iki defa tabanlar üzerine çift basılır. Bu hareketler bir müzik cümlesi içerisinde olur.
2. Figür: Kollarla düşme yapılır, ayaklar yere vurularak sol ayak taban basarken sağ topuk sol çapraza doğru üç defa vurur. Her vuruşta sol taban üzerinde vücutla omuzlar sallanarak dönülür. Yine 1. figüre geçilir. Aynı hareketler sol ayakla da yapılır.
3. Figür: Sağa sola ayak açılarak oynanırken yine ayaklar yere vuruş yapar, sağ ayak öne basılarak 2 kez öne (kollar omuzdan yukarıda tutularak) yürüyüş yapılır. Geriye 2 kez çapraz koşu hareketi ile gelince ve 2 defa çift basılır. Tekrar 1. Figüre dönülür. Oyun süresince oyuna böyle devam edilir.
Bu oyunda, bazen ellerin bele konularak ve çilt basmalarda ellerin iki kez alkış tutup oynandığı da görülür.
Bu oyunda türkü söylendiği de olur:
Sallana sallana suya gidersin
Su değil meramın seyran edersinSen bu güzellikle yavrum çok kan edersin
Su değil meramın bize gidersin.
d) SİYA SİYA OYUNU
Bu oyun 1997 ve birkaç yıl öncesine kadar İyidere’li 1930 doğumlu Bayram Ali KARDEŞLER tarafından Rize Halk Eğitim Merkezi ekibine gösterilmiş fakat yeterli düzenleme yapılamadığından oyun tamamı ile sah-nelenememiştir. Yapmış olduğumuz bu çalışmada bu oyun üzerine eğilerek Bayram Ali KARDEŞLER‘e bizzat bu oyun oynatılarak video kasetine alınmıştır.
Halk Eğitim Merkezi arşivimizde saklıdır. Oyunda adım ve ezgi yönünden aslına uygun bazı düzenlemeler yapılmıştır. İl yarışması ve Grup yarışmasında halk oyunları ekibimize oynatılmıştır.
1. Figür: Oyuncular sağ çapraz dönerek birbiri peşine dizilir. Kollar arada kürek çekme hareketi yaparak, sağ ayak vücut yönüne taban basıp ani çekmelerle oyun alanına ilerlenir. Aynı hareket sol tarafada yapılabilir.
2. Figür: Karşıya dönülür, sağ adımla 4 sayı da eller kalkarak geriye çıkılır. Aynı figür 2-3 kez tekrar edilir.
4- Kollarla geriye çekme ve aşağı alma hareketi yapılır. Sağa sola belden kırılarak, ayaklar dizlerin iç kısmına çekilerek koşma hareketi yapılır. Dört sayı koşma, 5. Sayıda sağ ayakla yana, 6. Sayıda sol ayakla yana taban vurulur.
5. Figür: 4. Figürdeki sol ayağın tabanını vurduktan sonra ani bir hareketle tüm oyuncular çift taban üzerine, ayaklar bir omuz genişliğinde açık bir şekilde sağa birbiri peşine dönerler. Sağ ayağı basıp, sol fırlatılır. Sol ayağı basıp sağ ayağı fırlatarak omuz sallanır. “Oyna oyna” veya “gez gez” komutu ile tekrar seyirciye döner, 10 sayılık öne ve geriye gelme figürünü yaparlar. Oyun temposu hareketlidir. Böylece oyun başa dönülerek devam eder.
e) ATLAMA OYUNU
Atlama oyununu genelde erkekler oynar. Son zamanlarda karmada oynandığı görülmektedir. Oyun figürleri altı sayılıktır. Halay adımı gibi oynanır. Sadece tavir farklıdır. İki ayak horununun atlayarak yan adımların daha açık ve uzun atılarak ve vücutça da sıçrayarak oyun figürlerine ekleme yapılmıştır.
Atlama oyununun belli ve kesin bir ezgisi yoktur. Oyun hareketliliğine uyum sağlayan ezgilerle oynanabilmektedir. Aslında bu oyun yapılan incelemelerden de anlaşıldığı gibi düz horon içerisinde atlanarak ve sağa doğru koşup sol ayak atılarak oynanan düz horonun bir figürüdür diyebiliriz. Bu oyunda bazen kolların omuzlardan tutularak oynandığı da görülür. Diğer hallerde eller oyuncular arasında sürekli aşağı yukarı, dirseklerden kırık vaziyetle hareket halindedir.
f) KARADERE OYUNU
Kalkandere ilçesinin eski adı Karadere’dir. Bu oyun tarzı bu ilçeden alındığı için bu ad ile anılmaktadır.
Bu oyun Halk Eğitim ekibine, Arka Mahalleden 1925 doğumlu Emrullah REİS tararından tanıtılmıştır. Merkezimizce yapılan video çekiminde Emrullah REİS‘ten Karadere oyununu göstermesi istenmiştir. Oyunun tam manası ile derlemesi yapılmamıştır. Ancak değişik kişilerden edendiğimiz bilgilerle, oyun figürlerinin bir düzene konmasına özen gösterilmiştir. Oyun hareketlidir, genelde oyun kendi ezgisiyle oynanır.
1- Figür: Oyun ezgisi başlar başlamaz, sağ ayak yukan dize kadar çekilerek yerinde koşma hareketi yapılır. (Bir sağ, bir sol) Bu ayak çekmeler oyunun ezgisinin bir cümlesi süresincedir.
2- Figür: Sağ ayak solun önüne, sol ayak sağın önüne çapraz atılarak 4 sayıda kollar çevrilerek öne çıkılır. Aynı 4 sayıda geriye omuzlar sallanarak ve belden öne eğik bir şekilde gidilir.
3- Figür: Önce sağa dönülür. Bir ezgi cümlesi sağ tarafa oynadıktan sonra bellerden öne eğilerek 4 sayılık koşar adım alınır. Aynı şekilde omuzlar sallanarak geri yerine gelinir. Bu figür sol tarafa da aynı yapılır.
4- Seyirciye dönüldükten sonra ayaklar sürekli çapraz birbiri önüne atılarak yerinde oynanır. Oyun bu şekilde başa dönülerek devam eder.
g) SIK SARAY OYUNU
Bu oyun el ele tutuşan ikiden fazla oyuncu ile oynanan oyundur. Oyuncular birbirene yaklaşıp kemençenin titreşen nağmeleri ile birlikte titreyerek ileri ve geri 10 sayılık ritimle ayak ve vücut figürleri gösterirler. Bu figürler izlenmesi güç, anı hamleler ile devam eder.
Oyunda bir araya toplanan, kapanma gibi hareketler mevcuttur. Figürler çok çabuk oynandığı için kalemle ifade edilmesi güçtür. Ancak Rize sıksaray oyununun Akçaabat’a oynanan sıksaray oyunundan daha esnek, daha yumuşak hareketleri olduğu gözlenmiştir. Figürler çok sert değildir. Bayram Ali KARDEŞLER’den edindiğimiz bilgiye göre bu oyunda üç şekilde düşme hareketi vardır.
1- Kolları aşağı olarak yapılan hareket.
2- Ayaklar üzerine çömelerek kolların ve ayakların yana açılıp kapanması ile yapılan hareket.
3- Dizler üzerine düşüp kalkma hareketidir. Oyun diğer oyunlara nazaran hızlı oynanmaktadır. Oyun süresince ritim aynı devam eder. Hatta oyuncuların oyuna konsantre olması ile daha da hızlı oynandığı görülür.
h) BIÇAK OYUNU
Bıçak oyunu sıksaray oyununun bıçakla oynanan değişik bir versiyonudur. Kemençenin eşliği ile iki oyuncu tarafından oynanır.
İki arkadaş el ele tutuşup, dostça oynarken, biri diğerinin ayağına basar. Bu şekilde oynarken birbirlerinin elini bırakır ve ayrı ayrı oynamaya başlarlar. Tekrar birleşirler. Bu sırada biri nara atar ve silahını çeker. Bu silah kamadır. Çömelerek ve ayakta sıksaray ezgisi ile çabuk ve hareketli figürler yapar. Bir taraftan kama ile oynarlar. Oyun süresince ritmik hareketlere ve kemençenin vermiş olduğu ritme uyulur. Birbirini yenemeyen oyuncular sonunda elele tutuşarak barışır ve oyun sona erer.
Bu oyunu sadece iyi bilen iki kişi oynar. Daha çok seyirlik bir oyundur.
Bu oyunların haricinde Çayeli tarafında oynanan “Kadı Bağı” oyunu ile Güneysu ilçesi ve köylerinde oynanan “Matara kıran” oyununun oynandığı söylenmiştir. Araştırma süresinin kısıtlı oluşundan dolayı bu oyunlar tespit edilememiştir.

SAMSUN HALK OYUNLARI


Samsunun Halk Oyunları,Samsun Yöresi Halk Oyunları


Samsun yöresi oyunlarının bazıları eller tutularak, eller tutulup dirsekler birleştirilerek, eller omuza atılarak oynandığı gibi eller tutuşmadan karşılıklı oynanan oyunları da vardır. Çökme figürü, el vurma figürü çapraz yürüme figürü topuk vurma yada ayak ucu vurma figürü dönme figürü oyunlar içerisinde yer almaktadır. Oyunlar genellikle oyuncuların belli bir alan içerisinde dolaşması şeklinde icra edilir. Az da olsa düz sıra halinde oynanan oyunlara rastlanılmaktadır. (Örneğin alafranga oyunu gibi) Oyunların oynanışında hiçbir zaman daire oluşturulmamaktadır. Oyunlar genellikle yavaş başlar. İlerleyen bölümlerde hızlanır. Bazı oyunlarda oyuncuların nara attıkları (Sarhoş barı ve kaba ceviz) gözlenir. Karşılama türü oyunlarda yaygın bir şekilde omuz sallama figürü vardır. Erkeklerin omuz sallama figürleri kızlara nazaran daha ağır ve diktir.

Samsun halk oyunları yönünden ülkemizde geçiş bölgesi sayılan illerimiz arasındadır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan sonra bölgeye yerleşen balkan göçmenleri Hora - Karşılamaları yöreye getirmiştir. Doğu Karadeniz Bölgesinden şehre gelen göçler nedeni ile horon çeşitleri yaygınlaşmıştır. Ladik ilçesi gibi bazı bölgelerde bulunan alevi vatandaşlarımızın dini dansları sayılan semahlara da Samsun ilinde rastlamak mümkündür. Görüldüğü gibi Türk Halk Danslarının üç değişik karakter yapısında olan danslara Samsun'da ulaşılabilir.

Alaçam, Sarıkız, Tombul gelin, Samsun sallaması oyunları, Bafra, Sarıkız ikileme, Demirağa, Zirto, Kabadayı, Kasap, Samsun horonu, Tombul gelin, Rumeli dik horonu, Köroğlu, Kızlar havası, Çarşamba, Çarşamba çiftetellisi, Çarşamba düz oyun havası, Çarşamba karşılaması, Sağır perde, Anadolu çiftetellisi, Karaçalı, Kasap, Kaba ceviz, Alafranga, Gürcü horonu, Salı pazarı, Üçlü horon, Terme, Üçlü horon, Gürcü horonu, Horon kurma, Ladik, Üç ayak, Makinalı, Tamzara, Hoşbilezik, Temurağa, Sarhoşbarı, Sarıkız, Oduncular, Ağam ben yandım, Yelleme, Ladik horonu, Ladik semahı, Vezir köprü, Sarıkız, Oduncular

ADANA HALK OYUNLARI

Folklor
      Çok değişik uygarlıkların yaşamına sahne olan Çukurova’da Folklor’un da zengin olması doğaldır.
      Tarihin çok eski çağlarında yaşayan medeniyetlere ait folklor ürünlerinin hangilerinin bugüne kadar yaşadığı, hangilerinin folklor verimi ile bütünleştiğini saptamaya olanak yoktur. Yöre Türk folklorunun tarihi başlangıcını da 7.yüzyıl olarak söylemek doğru olur.
      Anadolu folklorunun genel karekteristiği yöre folklorün de, bazı değişikliklerle aynen görülmektedir. İklim, iş bölümü, gelenek ve görenekler, folklorun bölge içinde diğer bölgelere göre başkalaşmasına önemli ölçüde etken olmuştur. Şölen, av folkloru ile bu yaşam biçimine uygun giyim, özgür yaşam tavrı bu etkilerle oluşmuş önemli folklor özelliklerindendir.
      Adana köylerinin bir kısmında hakim olan giyim tarzı, düğünler, cirit, güreş, sinsin gibi oyunlar varlıklarını devam ettiren folklor özellikleridir.

Halk Ozanları
      İlin Yetiştirdiği halk ozanlarının başında Karacaoğlan ve Dadalloğlu gelir. Bunların yanısıra ünü çevresini aşmayan sayısıs halk ozanı da vardır.

KIRKLARELİ HALK OYUNLARI

Kırklareli yöresi halk oyunlarını; Balkanlardan gelip yöremize yerleşen göçmenlerin getirdikleri ile buraya geldiklerinde karşılaştıkları insanların oynadıkları oyunların, bugünkü şeklini aldığı halk oyunları olarak değerlendirebiliriz. Çünkü Balkanlar’dan gelip buraya yerleşenler ve bu kuşağın devamı olan kişiler, bu oyunlarımıza sıkı sıkıya sahip çıkmışlar, otantik yapısında her hangi bir değişikliğe müsaade etmemişlerdir. Bu durumda, yurt genelinde Kırklareli halk oyunlarının beğeni ile izlenmesine ve diğer yörelerde de öğrenilmek, oynanmak istenmesine neden olmaktadır.

Kırklareli yöresi halk oyunları bayramlarda, evlenme düğünlerinde, asker düğünlerinde, özel günlerde ve her türlü törenlerde oynanır.

Günümüzde yöremize ait halk oyunları köylerde davul-zurna ile yapılan düğünlerde oynanmakta iken şehir ve kasabalarda org ile yapılan düğünlerde pek oynanamamaktadır.

Kırklareli yöresi halk oyunları, genellikle 2 davul 2 zurna ile oynanmakta olup, birinci zurna melodiyi söylerken ikinci zurna da dem tutar. Oyunlar genellikle ağır başlayıp hızlı biter. Kollar bağlı olarak oynanan oyunlar ve karşılıklı oynanan oyunlar vardır. Kırklareli karşılaması çiftlerin karşılıklı oynadıkları bir oyundur. Hora denilen ikinci bir oyun da el ele, kol kola, omuz omuza toplu olarak oynanan bir oyun olup yöremizde yaygın olarak oynanmaktadır. Yöremizde oynanan diğer bir oyun gurubu da kabadayı oyunudur. Davul-zurna eşliğinde erkekler tarafından oynanır. Yavaş başlayıp çok hızlı biter. Hora ve kabadayı oyunlarında oyunu yönlendiren ekip başıdır.

Kırklareli yöresi halk oyunlarının tespit çalışmalarına, ilk kez Şerif BAYKURT tarafından 1941 yılında başlanmıştır. Halk kültürümüzün değerli bilim adamı Şerif BAYKURT, Türklerin yoğun olarak yaşadığı Yunanistan'ın Drama şehrinin Kürsaçan kazasına bağlı Lisa Köyü'nde 1919 yılında doğmuş, 1924 yılındaki mübadelede ailesi ile birlikte Türkiye’ye göç ederek Kırklareli’ne yerleşmiştir. Kırklareli, Trakya ve Türkiye folkloru üzerine pek çok araştırma yapmış ve bu araştırmalarını pek çok eserinde yayımlamıştır. 31 Mart 2001 Cumartesi gecesi vefat etmiş, 02 Nisan 2001 Pazartesi günü Ankara Kocatepe Camii'nde kılınan öğle namazı sonrasında Karşıyaka Mezarlığı'nda defnedilmiştir.

Şerif BAYKURT, Kırklareli ve çevresinde 1941 yılında başlayan halk oyunları (dansları) tespit ve derleme çalışmaları sırasında Anadolu’daki oyun havalarından daha değişik 9/8, 7/8 ve 5/8 liklerin çoğunlukta olduğu melodilerin çift davul çift zurna ile çalınmasıyla, oyunların oynandığını tespit eder. Bu çift zurnadan birinin dem tuttuğunu, hatta zaman zaman bu dem tutan zurnanın paralel seslerle esas melodiye katıldığını ve genel olarak üçlü aralıklarla çift ses aldığını belirtir. Şerif BAYKURT 1941 – 1945 yılları arasındaki Trakya alan araştırmalarında bilinip oynanan 15 halk dansının tespit edildiğini, 1950 yılına gelindiğinde 25 halk dansının daha tespit edilerek toplam 40 halk dansına ulaşıldığını, 1991 yılına gelindiğinde de Trakya’da tespit ve derlemesi yapılan halk dansı sayısının 120 – 130 civarında olduğunu belirtir. Trakya’da tespiti yapılan bu 120 – 130 halk dansının Kırklareli, Edirne, Tekirdağ yöresi diye mal edilmelerinin iyi bir istek ve davranış olmasına rağmen bu oyunların aslında buralarda doğup büyüdüğünü kanıtlamadığı, bu oyunların Koca Balkanlarda, Rumeli’de oynanmış ve göçlerle birlikte Trakya’ya geldiklerini belirtir.

Balkanlardan göç ederek Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ bölgelerine yerleşen Drama, Kavala ve Selanik şehirleri ile çevresindeki kasaba ve köylerde yaşayan halk oyunlarını,

Doyranlı’lar, Radovişta’lılar, Serez’liler oynamaktaydı. Şüphesiz sözü edilen bu 120 – 130 halk dansı içinde Trakya’daki yerli halkın oyunları da bulunmaktaydı. Yukarıda adları sayılan kasaba ve köylerden gelen Türk halkının çoğunluğunu 1924 yılındaki mübadele ile gelen göçmenler oluşturuyordu.

Şimdi oyunların vaktiyle oynandıkları yer ve yörelerin isimlerini verelim.

-Alaybey, Boymisa (Boymiya), Kara Yusuf ve Lenko oyunlarını Doyran ve Kılış’lılar,
-Arzuyla Kamber Oyununu Pırdeş’liler ve Radovişta’lılar
-Zigoş, Drama Karşılaamsı, Ali Paşa (Kalamatya) oyunlarını Drama, Libotun, Zigoş ve Zarıç’lılar,
-Karaguna oyununu Nasniç’liler,
-Patrino (Patrono) ve Toksa oyunlarını Arnavutluk’taki Türkler,
-Pavle oyununu Karacaova’lılar,
-Tikveş ve Ağır Tikveş oyunlarını Tikveş’liler,
-Edirne’nin Ardı Bağlar oyununu Edirne’liler,
-Dere Geliyor Dere oyununu Lüleburgaz’lılar,
-Sülüman Aga oyununu Kırklareli’liler (Büyükmandıra Pomakları) oynamaktaydı.

MANİSA HALK OYUNLARI

Manisa ili halk oyunları müzik ve türküler bakımından çok zengindir. Her türkünün bir hikâyesi vardır. Başlıca oyunları Zeybek cinsi olup, Aydın ve Bergama Zeybeği en çok oynanır. Kadın ve erkekler oyunları ayrı ayrı oynarlar. Erkekler Güvendi, Güneydoğu, Korucu, Değirmenci, Karşılama, Horan, Harmandalı Zeybeği, Sakarya, Kabadayı, Abdal Bastı ve Sarı Çiçek gibi oyunları; kadınlar ise, Mermerimin Yolları, Minna, Ördek Suya Dalda Gel, Oldu mu Aman Oldu mu, oyunlarını oynarlar. Manisa zeybek bölgesinde yer alır. Türküler genellikle dokuz zamanlıdır. Zeybek havaları, ağır ve yürük türküler, barana havaları, semahlar, gelin ve kına havaları yörenin halk müziği ürünleridir. Genel karakter olarak Ege Bölgesi türküleri ile ortak özellikler göstermekle birlikte bazı ezgilerde Rumeli göçmenlerinin etkisi görülür.

KAHRAMANMARAŞ HALK OYUNLARI


Halk Oyunları


Kahramanmaraş’ta düğünlerin, asker uğurlamaların, karşılamaların, kurtuluş günlerinin, millî bayramların vazgeçilmez kültürel unsurlarından olan halk oyunları, içerdikleri figürler ve ezgiler açısından oldukça zengin bir görünüm arz etmektedir. Oyunlar, tam bir ritim beraberliği içinde, uyumlu bir şekilde oynanmaktadır. İlimiz halk oyunları kendine has özelliklerini korumakla birlikte kültürel alışverişin doğal bir sonucu olarak çevre illerden yansıyan izleri de barındırmaktadır. 
Halk oyunları kapsamındaki ilk kurumsal çalışmalar, 1967 yılında Türk Folklor Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisi tarafından gönderilen yazıda Kahramanmaraş’ın Adana’da düzenlenecek olan bölgesel folklor yarışmasına katılımının istenmesiyle başlamıştır. Yarışmaya katılabilmek amacı ile Folklor Komitesi kurulmuş ve komite tarafından köylere gidilerek halk oyunları çalışmaları gerçekleştirilmiştir.  İl genelinde yapılan çalışmalardan sonra her ilçe kendi halk oyunları ekibini meydana getirmiş, Merkez ilçe halk oyunları ekibi de Halk Eğitim bütçesiyle kurulmuştur. Merkez ilçe halk oyunları ekibinin kıyafetleri derin bir çalışmadan sonra tespit edilmiş ve taklit edilmemesi, zamanla değişmemesi amacıyla Türk Folklor Oyunlarını Yaşatma ve Yayma Tesisine tescil ettirilmiştir. Kurulan halk oyunları ekibi ilk gösterisini 1968 yılında ilimizde yapmış olup daha sonra Adana’da bölgesel folklor şenliklerine katılmıştır. 1969 Haziran ayında Yapı ve Kredi Bankası’nın İstanbul Açık Hava Tiyatrosunda tertiplediği yarışmaya katılmıştır. Sonraki dönemlerde de yapılan çalışmalarla, pek çok yarışma, festival v.b. etkinliklerde halk oyunları ekipleri tarafından ilimiz temsil edilmiş olup, bu ekiplerden olan Halk Eğitim Merkezi Halk Oyunları ekibi de 2000, 2001, 2002, 2004 yıllarında MEB Türkiye Kupası finallerine katılmıştır.
Halk eğitim merkezleri, gençlik merkezleri, belediyeler, halk oyunları dernekleri ve diğer kurum ve kuruluşlar tarafından kurulan halk oyunları ekiplerinin, halk oyunlarının korunmasında ve yaşatılmasında katkısı büyüktür. Kahramanmaraş’ta halk oyunları, bir folklorik değer olarak yörelerde yaşamasının yanı sıra ülke çapında düzenlenen yarışmalar v.b. etkinliklerde sahne sanatı gibi de icra edilmeye devam edilmektedir.  Halk oyunları ekipleri resmi bayramlarda, kutlamalarda, kurtuluş günlerinde, şenliklerde, festivallerde, karşılamalarda, uğurlamalarda halk oyunlarını yöresel giyimle birlikte icra ederek ilimizin tanıtımına katkı sağlamaktadır.
Yörede halk müziğinin icrasında kullanılan geleneksel çalgılar davul, orta zurna, kaval (dilli, dilsiz), kemane, bağlama, bendir (kultuk davulu, def), ve meydir. Davul ve zurna ise halk oyunlarında genel olarak kullanılan enstrümanlardır. Kadın oyunlarında bağlama ve def de kullanılmaktadır. Oyunlarda tempo ve ritim davulla sağlanırken zurna ile de ezgi bütünlüğü korunarak tam bir ahenk elde edilmektedir.

İl sınırları içerisinde oynanan; Gaba, Maraş Halayı, Üç Ayak, Bertiz, Cenderme, Hadedi, Koyser(Koysarı), Dokuzlu, Çoban, Ceren, Köçeli, Pekmez, Ağırlama, Fatmalı, Marmara, Engo, Çamurdöken, Lorpaşa, Bağdalı, Kına, Hoş Bilezik, Topal Kız, Sallama, Lorke, Veled, Kelek, Sado, Halebi, Solak, Temürağa, Demircioğlu, Telefon, Düz, Abalı, Nare, Yağlı Kenarı, Dallı Basma, Şirvani, Sin Sin, Sarhoş, Sincari, Berdi, Hoşgörü, Dönmeler, Güzeller, Göksun İlerlemesi, Şiro,  Horzeli, Cafer, Lorpaşa, Diz Kırma, Yiğitleme, Öte Yüz Üçayağı,  Demirci, Şirvani, Binboğa Karşılaması, Serçe, Nalça Parlatan, Bessoy, Kartal, Engo, Kırıkhan, Aseive, Ağır Düz (Aşay), Araban Solağı, Sinem Lili, Sivaslı, Çifte Arabi, Hoş Bilezik, Kelo (Üç Topuk), Kurt Oyunu, Raksbüke, Üçürdüm, Keçikey, olmak üzere yetmiş civarında oyun ismi tespit edilmiştir. Gaba, Cenderme ve Köçeli sadece erkekler tarafından; Duvak (kına) sadece kadınlar tarafından oynanan oyunlardır. Yaylanma, yürüme, zıplama, tek topuk, üç topuk, çift topuk, üç topuk, dört topuk, çökme, diz kırma, sürükleme, topuk burun vurma, beşli vuruşlar halk oyunlarında kullanılan figürlerdir. Oyunların geleneksel olarak oynanış formu düz çizgi, yarım daire, yarım daire dönmeler ve daire şeklindedir. 


AFYONKARAHİSAR HALK OYUNLARI

Afyonkarahisar Halk oyunları
  • Afyon zeybeği (Çaykenarı zeybeği, Sandıklı zeybeği)
  • Arpalıktan arpa biçer.
  • Bas bas zeybeği.
  • Bolvadin havası (Acem kızı, Bak şu kaşa)
  • Buhurcular ağır zeybeği (Oyun havası, Bengi)
  • Cemilem (Meşeli)
  • Çember.
  • Çiğil Çiğil.

SİVAS HALK OYUNLARI

Türk Halk Oyunları İçerisinde Sivas Halay ve Oyunları
Sivas Halk Oyunları “Halay” grubuna girmekte ve günümüzde halayların merkez bölgesi Sivas sayılmaktadır. Halaylar İç Anadolu Bölgesi’nin bir bölümü ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde oynanmaktadır. (Çorum, Diyarbakır, Bitlis, Bingöl) Bu yörelerde halay kelimesi; alay, aley, haley olarak değişik biçimlerde kullanılmaktadır.
Birlik ve beraberlik, dayanışmayı ifade etmektedir. Halaylar, asırlardan beri gelen karakteri ve yapısı itibariyle alelade eğlence oyunlarından ayrılan sosyal yaşantının jest, mimik ve figürlerle ifadesidir.
Sivas Halayları içe dönük yapısıyla diğer illerimizden ayrılmaktadır. Oyun düzeni, oyun formları, dizilişleri, oynanış şekli diğer halaylara pek benzememektedir.
Sivas Kız ve Erkek oyunları kendine has tavrı, üslubu, estetik güzelliği bakımından göz kamaştırıcıdır. Kızlar ve erkekler ayrı ayrı halay çekmektedir. Alaca (karma) diziliş Sivas yöresinde görülmemektedir. Bazı oyunlar alaca dizi şeklinde kapalı mekanlarda, aile içerisinde oynanmaktadır.
Kız ve erkek oyunlarında baştaki oyuncuya “Halay Başı” veya “Baş çeken” sondaki oyuncuya “pöççük” veya “pöçük” ismi verilmektedir. Halayları erkekler mendille, bir savaş, döğüş anındaki hareketi canlandırır gibi kılıç, değnek kullanıyormuşcasına çevirirler. Kadınlar krep kullanmaktadır. Sivas halaylarında oyuncu sayısında sınırlama görülmemektedir. Ancak; oyunların zorluğu dikkate alındığında 7-12 kişi arasında çok rahat oynandığı görülmektedir. Erkek oyunları genellikle düğün ve eğlencelerde oynandığından açık hava tercih edilmektedir. Bunun için Sivas halayları meydan ve harman oyunları olarak anılmaktadır. Oyunlara eşlik eden mahalli çalgı; davul, zurnadır. Kaba zurna tercih edilmektedir. Bazen ince sazla da oynanmaktadır.
Sivas halayları genellikle 2-4 bölümden meydana gelmektedir. Bu bölümler; 1. Ağırlama, 2. Yanlama (Sıkıştırma), 3. Tek ayak (Oynatma), 4. Hoplatma (Yeldime, tezleme) ismini almaktadır. Her bölümde figürler ve musiki değişmektedir. Oyunlar ağırdan başlayıp, gittikçe tempo artarak hızlanmakta, hoplatma bölümünde coşku doruk noktasına ulaşmaktadır.
Ağırlama, aczin ve çaresizliğin; yanlama, birlik, beraberliğin; hoplatma, sevincin, mutluluğun ve zaferin ifadesidir.
Sivas halaylarının bir diğer özelliği, bilinen bütün oyun formlarının kullanılması, sergilenmesidir. (Sır, düz diziliş, hilal veya yarım ay, halka dizilişi) Yüzyıllar önce, bilinmeyen halk sanatçıları sanki bilinçli olarak Sivas halaylarında koreografik düzenini oluşturmuşlardır. Bu sebeple oyunlar Türkiye genelinde bozulmadan otantikliğini muhafaza ederek yaşatılması bakımından da dikkate değer bulunmaktadır.
Sivas yöresi oyunlarında tabii faktörlerin hepsi görülmektedir. Çiftçilik, iş, tabiattaki bitkiler, hayvan taklidi oyunların ortaya çıkmasında ve oynanmasında etkili olmuştur.
Halay Türleri
1. Erkeklerin Oynadığı Halaylar
Yöre oyunlarının tüm karakteristik özelliklerini taşıyan asıl halaylardır. Figürlerin zenginliği, hareket kabiliyetinin üstünlüğü, duygu ve düşüncenin ince estetik bir biçimde, belli bir eda ile icra edilmesi, oynayanı, seyredeni coşturmaktadır. Erkek halayları; Sivas Halayı, Köy Ağırlaması, Abdurrahman Halayı, Kızık, Karkın (Garkın) vb.
2. Kızların Oynadığı Halaylar
Erkek oyunlarına göre daha kolay oyunlardır. Türkülü (çevirmeli), türküsüz olarak oynanmaktadır. Hareketler daha yumuşaktır. Kız halayları : Hanımesme, Sarıkız, Yanlama, Karamuk, Madımak, Pınarınbaşı vb.
3.Erkek ve Kızların Oynadığı Halaylar
Bu halayları hem kızlar hem de erkekler oynamaktadır. Figürlerde ufak tefek farklılıklar görülmektedir. Genellikle kızlar türkülerini söyleyerek oynamaktadır. Bu halaylara; Sarıkız, İş halayı, Zara Karahisarı, Sivas Halayı, Tersbico, Maro vb. örnek verilebilir.
Sivas yöresinde halk oyunları kıyafetleri yörelere göre çeşitlilik arzetmektedir. Erkekler; yemeni, aynalı çorap (yün), zıvga, şal, yelek, gömlek, köstek (bazen fes takıldığı üzerine hindi, yazma sarıldığı da görülmektedir.)
Kızlar; üçetek, şalvar, çorap, işlik (gömlek), önlük, pöçüklük (arkalık), yanbağ, çarık, fes, tepelik, pullu yazma (bazen kemer takıldığı da görülmektedir.)
Sivas Halayları isimlerini bazen oynanan yörenin, ilçe ve köyün ismini almaktadır. (Kızık, Karkın) Bazen insan isimlerinden (Abdurrahman), bitkilerden (madımak, karamuk) bazen de hayvan isimlerinden (çekirge, horoz, kartal, turnalar) son bölümdeki oyunlar taklidi oyunlardır.
Sivas Yöresinde Oynanan Halk OyunlarıSivas Halayı, Köy Ağırlaması, Abdurrahman Halayı, Karahisar, Temürağa, Harami, Hoş Bilezik, Özenteki, Tamzara, Sarıkız, Karkın Halayı, Kızık Halayı, Kabak Halayı, Kartal Halayı, Sallangel, Ahçik, Maro, Yanlama, Tozan Halayı, Arnavut Halayı,Çekirge Halayı, Hanım Esme, Hayda Bico, Ters Bico, horhon Bico, Çedene, Çemberim, Karamuk, Madımak, Turnalar, Pınarınbaşı, Çökelek, Köy İş Halayı, Karaduman, Şeyhani, Nenni Nenni, Dik Oyun, Deveci Emmi, Kol Oyunu, Meral Halayı, Ellik, Samahlar, Omuz Halayı, Garipler Semahı, Ireşvan, Pabuç Çitir, Kafe Çeçen, Onbaşı Oyunu.

KAYSERİ HALK OYUNLARI

Halk Oyunları ve Folklor - Kayseri

Şehir merkezinde halay pek yaygın değildir. Ancak kaza ve köylerden gelip yerleşenler kendi çevrelerindeki bu geleneği şehirde sürdürürler. Şehrin yerli halkı daha çok çalgı eşliğinde tek ya da ikili veya çok kişiyle oyunlar oynar. Sarız tarafında ağırlama, Pınarbaşı tarafında Şeşin, önemli yer tutar. Bunun dışında, her çevrenin kendine göre bir oyun tarzı vardır. Halayı çoğunlukla kadın ve erkekler ayrı yerlerde oynarlar. Kadınlar defle, erkekler davul- zurna ile bunları icra ederler. Pınarbaşı geleneğine bağlı olarak kadınlı erkekli ki (bunlar daha çok bekarlardan oluşur.) çeşitli oyunlar oynanmaktadır. Kayseri, folklor bakımından zengin ö

BALIKESİR HALK OYUNLARI


Halk Oyunları


Balıkesir Halk Oyunları zengin bir yapıya sahiptir.Yörede bulunan birçok farklı etnik grup kültür çeşitliliğini ortaya çıkarmaktadır ve bu halk oyunlarınada yansımaktadır. Genel olarak bakıldığında İlde oyunlar daire,düz çizgi ve karşılıklı geçişler şeklinde oynanmaktadır.Yöredeki oyunlar genel halk oyunları türlerinden Zeybek,Güvende,Kaşık Oyunları ve Bengi sınıfına girmektedir.
Balıkesir Yöresinde Günümüzde Oynanan Başlıca Halk Oyunlarının İsimleri:

Harmandalı,İkili Güvende,Toplu Güvende,Bengi,Baydan Nazmiye,Karyolamın Demiri,Akpınar,Hatçam,Azime,Bağ Yüzünün Çamları,Durnalar,Tüllek(İğde Dalı),Demirciler,
Ağır Hava,Koca Arap,Kemeraltı,Doğanlar Zeybeği,Sekme,Kayalcanın Taşları(Yörük Ali),Mendili Oyaladım,Karşılama,Şerifem,Aşağı Yoldan,Tünleme,Mende,Yörük Dağı,Ninna,
Suda Balık Oynuyor,Sarı Karınca,Köroğlu,Aldı Dereleri,Koybatın Dereleri,Dursunbeyin Hanları,Şıngır,Edremit Güvende,Yılanı Yılanı,Savaştepe Zeybeği,Bandırmalı Güzelim,Alay Havası,İsmailler Zeybeği,Koca Kuş,Koca Ceviz,Dada Zeybeği,Entarisi Damgalı,Oğlanın Adı Hakkı,Ergama,Sabai Güvende,Tabancalı,Kozak Dağının Çamları,İsmailli,Yanık Hatçem.
Kadınların Oynadıkları Oyun Adları:
Akpınar, Hatçam, Mende, Azime, Durnalar, Demirciler,Tüllek (İğde Dalı), Mendili Oyaladım,Yörük Dağı,Ninna,Suda Balık Oynuyor,Bandırmalı Güzelim,Kozak Oyunu,Entarisi Damgalı,Oğlanın Adı Hakkı,Ergama,Sarı Karınca.
Kadın Oyunlarında Çalgı:
Geleneksel olarak bakır tava,kazan,kaşık ve zilli maşa kullanılmaktadır.
Erkeklerin Oynadıkları Oyun Adları:
İkili Güvende,Toplu Güvende,Bengi,Ağır Hava,Karşılama,Koca Arap,Kemeraltı,
Sekme,Kayalcanın Taşları,Şıngır,Edremit Güvende,Yılanı Yılanı,Savaştepe Zeybeği,Alay Havası,İsmailler Zeybeği,Koca Kuş,Dada Zeybeği,Doğanlar Zeybeği,Aldı Dereleri,Koybatın Dereleri,Sabai Güvende,İsmailli,Tabancalı.
Erkek Oyunlarında Çalgı:
Geleneksel olarak bağlama,davul,zurna veya klarnet kullanılmaktadır.

Yörede oynanan başlıca oyunlar şöyledir
PAMUKÇU BENGİSİ
Yörede ünlü olan oyun çeşitlerinden biridir.Pamukçu Köyü ile bu oyun özdeşleşmiştir. Kelime anlamı “sonu olmayan,ebedi” olan oyunun menşeisinde cengaverlik unsuru bulunmaktadır.Benginin kendine has bir çıkış havası vardır.Asıl havadan ayrı olup gezinti şeklindedir.Bengi 8-10-12-15 kişi ile oynandığı gibi,daha fazla kişilerle de oynanır.Bengi’de beş figür vardır.Figür aralarındaki hareketler ise oyunun manasını belirler.Oyunlar daire biçiminde ve soldan sağa doğru oynanır.
Pamukçu yöresinde köy düğünlerinde,bayramlarda ve eğlencelerde İkili Güvende,Toplu Güvende ve Bengi oynanmaktadır.Bengi oyunun yurt çapında tanıtımı için 1975’de Pamukçu Köyü’nde bir dernek kurulmuştur. Dernek faaliyetlerini sürdürmektedir.

İKİLİ GÜVENDE
Murat KARABULUT tarafından derlenen oyun köy düğünlerinde, bayramlarda, Akpınar eğlencelerinde ve sohbetlerde gençler tarafından oynanır.
Sadece iki kişi tarafından oynanan bu oyun oldukça hareketlidir. Belirgin figürleri dönme ve çökmelerdir. Bu oyun boy ve kabileler arasında yapılan mücadelede, iki tarafın en güçlü savaşçılarının karşılaşmasını temsil eder.
Oyuna başlamadan önce müzik eşliğinde kısa bir gezinti yapılır. Yörede bu gezintiye “ Aldırma “ , oyuna başlama haline gelmeye de “ Oyuna Alma “ denir. Baştan sona kadar çökme ve dönme figürlerinden meydana gelen oyun, hızlı tempoda yapılan seri hareketlerle sürdürülür.
TÜNLEME
Sevinç YAŞAR tarafından derlenen oyun bayanlar tarafından düğün ve kına gecelerinde oynanmaktadır.Daha çok Balıkesir ilinin Kepsut ilçesine bağlı Ahmet Ölen köyünde bu oyun görülmektedir.
Oyun kadın ve genç kızların bakır tava ile söyledikleri türkü eşliğinde en az dört kişi veya daha fazla kişi ile kaşıkla oynanmaktadır.
1-Oyun Türküsünün Sözleri:
Sevdiğim aşağıda ben yukarıda savaşam
İzin ver Allah’ım yare kavuşam
Sen benimsin ben seninim ey güzel.
Barış, mezarların kar olmayınca
Girmem evinize yar olmayınca
Bu tepeden o tepeye ev olur
Alem sevdiğine yanar del(i) olur.
2-Oyunun Figürleri :a)Düz Figür:Figür sağ ayakla nokta yapılarak başlar.Sağ ayak taban basarken sol ayak dizden yukarı çekilir ve sağ ayak üzerinde iki kez sekme yapılır. En son olarakta iki ayağın tabanı yere basılır.Aynı zamanda kollar baş hizasında yanda yukarıya kaldırılır.
b)Geçiş Figürü:Figür sağ ayak nokta yapılarak başlar.Sağ ayak taban basarken sol ayak parmak ucu ile vücut ağırlığı yukarıya çekilir,bu hareket iki kez tekrar edilir.Daha sonra sol ayak taban basarken sağ ayak dizden yukarı çekilir ve bir kez sekme yapılır bundan sonra sağ ayak tabanı basılırken sol ayak dizden yukarı çekilir ve iki kez sekme yapılır.En son olarakta iki ayağın tabanı yere basılır.Aynı zamanda kollar baş hizasında yanda yukarıya kaldırılır.
3-Oyunda Giyim –Kuşam:
1-Başa;altta çetki üstte çember (Allı bez-Karanfilli bez )
2-İçe;Dokumadan göynek yada dokuma olmayan fistan
3-Üstte;Kaftan ( Üçetek )
4-Yakalık
5-Zıbın
6-Kemikli bağ
7-Şal ( Arkalaç )
8-Peşkir
9-Yün çorap
4-Oyunda Aksesuar : Kaşık.
BALIKESİR GELENEKSEL GİYSİLERİ
a)Kadın Giysileri:Baş giyiminde ilk al bez başa sarılıp uçları başın üst kısmına gelecek şekilde bağlanır.Al bez Yörüklerde ipek veya saten kumaştan olup,başın arkasına gelecek kısmı pul ve boncuklarla işlenmiştir.Kenarları yeşil şeritli boncuk,pul ve karanfillerle oyalanmıştır.Al bezin üzerine alın bezi bağlanır.Yörüklerde alın bezinde hakim renk çoğunlukla siyahtır.Bezin kenarları boncuk ve pullarla işlidir.Türkmenlerde ise al ve yeşil olmak üzere iki renk vardır.Başta öne ve arkaya gelecek olan bölümlerin ortaları ve uçları pullarla işlidir.
Üst bedene göynek/gömlek giyilir.Kadın gömleklerinin boyu ayak bileğine kadar uzun,Yörüklerin yaşadığı bazı dağ köylerinde ise diz altında ön ve arka beden bütün halinde kesilir.Gömleklerin etekleri dize kadar çepeçevre kırmızı ve mavi yün iplerle işlenir.Yakası göğüse kadar açıktır.Bu açıklık düğme veya iğne ile kapatılır.Türkmenler de ise gömlek grep kumaşından yapılır.Belden başlayarak yan tarafa gelecek şekilde üçgen bir parça eklenir.Bu parçanın etek kısımları su taşı ve pullarla işlenir.Bu parçanın üst bölümünden aşağı doğru sarkan oya işleme üzerine püsküller görülür.Gömleğin altına şalvar (işlemeli don) giyilir.Şalvar pamuklu,dokuma bezden yapılan bol ağlı bir giyim parçasıdır.Donun üstüne iç etek ve en üste de üçetek giyilir.Üçetek ismi entarinin belden aşağı kısmının üç ayrı yaprak,dilim halinde yapılmasından gelir.Kutnu,telli,altı parmak,atlas benzeri kumaşlardan ve düz dokumalardan dikilir.Yaka yuvarlak kesimlidir.Ön kenarları,etekleri ve kol ağızları su taşları ile süslenmiştir.Üç eteğin arkasına kare şeklinde dokunmuş,üçgen şekilde katlanarak kullanılan arkalaç,öne çubuklu veya siyah dokumadan üzerine motifler işlenmiş önlük ve bunları bağlamada kolon (çalpara) sarılır. Kolon (çalpara) iki parmak kalınlığında yaklaşık iki metre uzunluğunda ve uçları dongurdaklı olan bir dokumadır.Dongurdaklı uçları arkalacın üzerinde sallanacak şekilde önlük üzerinden bele dolanır ve arkada düğümlenir. Üst bedene son olarak cepken giyilir.Yörede fermene,derme gibi isimler alan cepken kadife kumaştan yapılır ve sim-sarma ile motiflendirilir.
Ayağa ise beyaz yünden nakışlı çorap ve karanfilli kundura,sırmalı potin,çarık,sarı edik veya göğe bakan giyilir.
b)Erkek Giysileri:Erkek giyiminde başa beyaz veya kahverengi keçeden yapılan dal fes adı verilen fes giyilir.Yörüklerde daha çok koyu renkte olup kenarlarına yeşil şerit geçirilmiştir.Şeritin etrafı pul,boncuk ve karanfillerle süslenmiştir.Üçgen şekline getirilip üçgen tarafı sol yana gelecek şekilde dal fesin üzerine düğümlenir.
Ovada yaşayanlar ise dal fes üzerine renkli,çubuklu veya siyah poşu sararlar.İnce katlanan poşu,fes ve kalpak üzerine dolanarak,üçgen tarafı sağ yana gelecek şekilde düğümlenir.Boyuna oyalı yazma üçgen şekli öne gelecek şekilde bağlanır.
Üst kısıma gömlek üzerine camedan giyilir.Camedanın üzerine delme ve üzerine de
kartal kanadı giyilir.
Kadife,çuha veya dokumadan dikilir.Yakası “V” kesimli olup önü açıktır.Kolun sırf omuz kısmı bedene tutturulur,alt kısmı açıktır.Boyu el üzerine kadar iner.Yaka kenarı,etek ucu ve kol çevresi simli harç,kaytan ve sim telle işlenir.
Alt giyimde ise dokuma bezden yapılan kısa don giyilip bel kısmına yün veya pamukla dokunmuş dikdörtgen şeklinde kuşak ve üstüne de kolon sarılır.Kuşağın üstüne de ön kısma beyaz renkte,işlemeli yağlık/gergef peşkiri üçgen veya dikdörtgen şekilde takılır.
Ayak giyiminde yün çorap ve üzerine tozluk ve tozluk bağı adı verilen püsküllü bir bağ bağlanır.Ayağa siyah yemeni veya tulumbacı ayakkabısı giyilir.
Dursunbey ve Bigadiç İlçelerinde erkek giyiminde çeşitli farklılıklar görülmektedir.
BARANA GELENEĞİ
Barana kelimesi Farsça Barhana (Barhane) kelimesinden gelmektedir.Halk arasında konak,han gibi anlamlarda kullanılan bu kelime zamanla barana şekline dönüşerek topluluk adı olarak kullanılmıştır.
Bugün Anadolu’nun çeşitli yörelerinde gezek,oturak,sıra gecesi ve şeker bağlaması gibi adlarla sürdürülen geleneklerle benzerlikler de göstermektedir.
Esas itibariyle gençlerin kendilerini eğittikleri bir örgütlenme olan Barana’da eğlence bir araçtır.Daha sonraları toplumsal değişimlerin etkisiyle eğlence ön plana çıkmıştır.
Her yıl hasat bitiminde eylül ortası veya ekim başı gibi başlayıp Hıdrelleze kadar devam eden bu gelenek Balıkesir’in Dursunbey İlçesi’nde görülmektedir.
Hasat bitiminde Barana kurmak isteyen arkadaşlar biraraya gelerek Barana’yı oluştururlar.Bu aşamada önemli olan Barana’nın ismi ile görev bölümüdür.Barana’da beş önemli görev vardır.Bunlar için seçimler yapılır:
a)Patron veya Başkan :Gençler arasında ve toplumda sayılan ve sevilen birisi seçilir.
b)Hakim veya Başkan Yardımcısı :Başkan olmadığı zaman onun yerine geçer.
c)Çavuş :Tarafsız ve adaletli birisi seçilir.
d)Çavuş yardımcıları veya Falakacı:Güçlü kuvvetli ve saygılı kişilerden seçilir.
Seçimlerin ardından ilk toplantının nerede yapılacağı kararlaştırılır.Toplantının günü ve yapılan seçilen cep defterine yazılır.Barana üyeleri 16 veya 17 kişiden oluşur.Ayrıca Baranalarada üyeler arasında en fazla üç yaş fark olması gerekmektedir.Barana grupları akranlar arasında kurulur.
İlk toplantı bir evde olmaya başlar ve bu toplantılar kan kardeşliğini sembolize ettiği için “kanlı pilav” olarak ifade edilir.
Barana’nın İşleyişi
Barana üyeleri seçimin ardından bir Pazar akşamı sohbetin yapılacağı evde buluşmak üzere ayrılırlar. Ev sahibi dümbelek, tef ve zilli maşadan oluşan müzik aletlerini bir çuvalın içine koyup evine götür. Ailesine Pazar akşamı evde toplantı yapılacağını ve hazırlık yapmalarını ister.
Aileler yıllardır bu uygulamayı bildikleri için oğullarının barana üyesi olmasından gurur duyarak, büyük bir mutlulukla hazırlıklarını tamamlayıp Pazar akşamını iple çekerler.Pazar akşamı Barana üyelerinin tamamı sohbetin yapılacağı evin en yakınındaki camiye giderek yatsı namazını kılarlar.
Cami çıkışında birlikte eve doğru yönelirler ve belli bir mesafeden sonra başkanın işaret vermesiyle ‘ Sabahtan Kavuştum’ türküsünü söylemeye başlarlar.
(Parçanın ilk dörtlüğü)
Sabahtan kavuştum ben bir güzele
Güzel senin uykuların uçtu mu
Senin gönlün yad ellere düştü mü
Gülün bir tanesi sen kerem eyle (ben yandım)
Eve geldiklerinde merdiven dibinde şu parçaya geçilir:
Küçüğüm nereden gelirsin
Gasaved gönlümü alırsın (ben yandım)
Ergeç sen benim olursun
Gasaved gönlümü alırsın (ben yandım)
Ev sahipleri türküyü duyar duymaz kapının önüne çıkarlar ve gelenleri karşılarlar.Misafirler tek tek “hoş geldiniz, sefa getirdiniz” denilerek içeri alınırlar.Avluda hep birlikte bir iki dönüp oynadıktan sonra sohbetin yapılacağı odaya çıkılır. Onları oda kapısında ev sahibi ve barana üyesi karşılar ve ‘evimize hoş geldiniz!’diyerek içeri alır.Odaya girişte belli bir sıra yoktur ama genellikle başkan önce diğer üyeler onun ardından içeri girmeye özen gösteririler.Oda ocaklığı(şömine) olan evin geniş odasına geçilir. İçeride hasırlar serilidir. Hasırların üstüne kilimler vardır odanın kenarlarında yastıklar vardır. Yastıkların hemen önünde oturanların rahat etmesini sağlayan minderler vardır.Ocaklığın yanı başına başkan tam bağdaş kurarak oturur,onun karşısına hakim oturur.Barana Başı’nın “rahat oturun” demesiyle sohbete şu türküyle başlanır:
Eminemin çam dibinde sesi var
Varın bakın bohçasında nesi var
Bir yazmayla top püsküllü fesi var
Aman Eminem kalk gidelim dağlara
Mekân tutalım mor sümbüllü dağlara
Hakimin yanında çavuşun yardımcıları gelecek şekilde gençler karşılıklı otururlar. Başkan gibi rahat oturan sadece hakimdir. Diğerleri diz üstü otururlar.Ev sahibi barana üyesi ve onun en can arkadaşları kapı açık ise kapının dışında dururlar.Herhangi bir hizmet görmek için hazır olurlar.
Eve girildikten sonra,merdiven başında,oturulurken,söyleşiye başlarken hep ayrı özel ezgiler çalınıp koro halinde söylenir.Kırık hava,karşılama ve zeybek oynanır.Oyunlar esnasında oyunu bırakan kaşıkları bir arkadaşının önüne bırakır.Bu şekilde herkes oynamış olur.Başkanın “herrol” komutu ile oyunlara ara verilir.Ardından en yaygını “yüzük oyunu” olmak üzere çeşitli eğlencelik oyunlar oynanır.Daha sonra yemek yenir,kahveler içilir,masallar öyküler anlatılır,çeşitli konularda söyleşilir ve “Sohbet Övme” gibi çok özel ezgiler okunur.
Sohbet Övme Türküsünün ilk dörtlüğü şöyledir:
Uzun çarşı baştan başa
Keklik seker taştan taşa
Geçmiş olsun (...........) paşa
Sevdiğim bir o,saydığım bir o
Olacak sohbet senindir
Senindir,gerçek senindir.
Sohbet Övmede ayrıca o geceki ve gelecek toplantının söyleşilerini yapacak kişiler açıklanır.Sohbetin bir de yargılama bölümü vardır.Bu bölümde suçlular yargılanır ve suçlarına göre cezalara çarptırılır.Kumar oynamak,yalan söylemek,sarhoş olmak ve benzeri davranışlar suç sayılmakta ve suçlulara cezaları hemen uygulanmaktadır.
Gizlilik Barana’nın önemli özelliklerinden biridir.Söyleşi yerinin açıklanması yasaktır.Sohbet ahbapları birbirlerini sevmek,saymak ve birbirlerine yardımcı olmakla yükümlüdürler.
Baranalar tümüyle toplumsal,ahlaksal ve eğitsel bir kurum niteliğindedir.Dursunbey Baranası Türk geleneklerini sürdürmektedir.

SİNOP HALK OYUNLARI

SİNOP TÜRKÜLERİ VE HALK OYUNLARI 

Sinop'ta davul, zurna, tef, bağlama,
mızıka, tulum ve kemençe çalınır.

Ayancık Eymeleri, Ayancık Çiftetellisi, Muhtar, Karasuda Pazar Var, Munise, Boyabat'ın Pirinci, Derelerde Kuşburnu, Boyabat Çiftetellisi, Karadeniz Horonu ve Tütün ise şehirde oynanan oyunlar arasında
Sinopun çok meşhur şarkıları vardır. Bunlarin bir kaçı:
  • Bük Dibinde Yatarım
  • Hürmüz Gelin
  • İp Attım Ulaş Diye
  • Kum Kapının Kilidi
  • Tini Mini Hanım
  • Entarisi Salkım Salkım
  • Ak Bakraçlar Susuz Kaldı
  • Karasu'da Pazar Var
  • Ben Giderim Batuma
  • Hakkı Reis
  • Dillala
  • Kaleden İndim Bugün
  • Ayancık Eymeleri
Edip Akbayramın seslendirdiği Aldırma Gönül Şarkısı Sinop Cezaevi için yazılmış olan Sabahattin Ali'nin bir eserdir.

MERSİN HALK OYUNLARI

İçel yöresinde oyunlar, Silifke yöresi ve Çukurova yöresi olarak iki bölümde incelenir. 1 - Silifke Yöresi Oyunları 2 - Silifke, Mut,...